Şimşek ve Gök Gürültüsünün Ardındaki Hikmetler

Şimşek ve Gök Gürültüsünün Ardındaki Hikmetler

“GÖK GÜRÜLTÜSÜ ALLAH’I HAMD İLE TESBİH EDER”

Kuran’daki surelerden biri olan Ra’d Suresi’nin anlamı “gök gürültüsü”dür. Yüce Allah bir sureye gök gürültüsü adını vererek bu mucizevi doğa olayına dikkat çeker ve “korku ve umut (unsuru) olarak bildirir. Gök gürültüsü ve şimşek nasıl oluşur? Gök gürlemesi ve şimşeğin hikmetleri nedir?

”Gök gürültüsü O’nu hamd ile, melekler de O’na olan korkularından tesbih ederler…” (Rad Suresi, 13)

Sağanak yağmurda, atmosferdeki elektriğin boşalması esnasında oluşan parlak ışıklardan meydana gelen şimşekler ve yıldırımlar, birer iklim olayı olmanın yanı sıra aynı zamanda binlerce santralden daha fazla elektrik üreten enerji kaynaklarıdır. Bu doğal enerji kaynaklarının nasıl oluştuğu ve ne kuvvette ısı ve ışık yaydıkları sorularının yanıtları, Yüce Rabbimiz’in sonsuz gücünü ve ihtişamlı yaratma sanatını gözler önüne seren birer yaratılış harikasıdır.
Şimşek Nasıl Oluşur?

Şimşek, sağanak yağmurda, atmosferdeki elektriğin boşalması esnasında oluşan parlak ışıktır. Peki bu parlak ışık ne zaman oluşur?

Şimşek, atmosferin iki ayrı noktasında, yani bulut ve yer ya da iki bulut arasında oluşabileceği gibi, tek bulut içindeki elektrik geriliminin yüksek bir değere ulaştığı zaman da meydana gelebilmektedir. Güneş ışıkları ile yeryüzünde ısınan hava, içinde buharlaşan suyu da taşıyarak yükselir. Bu yükselen hava yaklaşık 2-3 kilometreye ulaşınca havanın soğuk katmanlarıyla karşılaşır. Bulutların bu yükselişleri sırasında içlerinde oluşan buz kristalleri birbirlerine sürtünerek bir statik elektrik enerjisi açığa çıkarırlar. Bu elektrik enerjisi bulutların üst katmanlarında pozitif (+), alt katmanlarında ise negatif (-) yüklü olarak birikir. Bulutun içindeki yük havayı iyonize edecek güce ulaştığında şimşek oluşur.

Şimşek ve Yıldırım Arasındaki Fark Nedir? 

Bulutla yer arasındaki elektrik yükü farkı arttıkça aradaki havanın da delinmesi kolaylaşır ve belli bir değerden sonra havanın delinmesiyle oluşan iletken kanal boyunca buluttan toprağa veya topraktan buluta elektriksel boşalma başlar. Bulutla bulut arasında olan elektriksel deşarja şimşek ve bulutla toprak arasındaki elektriksel deşarja ise yıldırım denir. Yıldırım en az iki çakma şeklinde gerçekleşir. İlk deşarj sırasında, buluttan yere eksi yük (-) akar. Bu çok parlak bir çakma değildir ve genellikle ana kanaldan dışarı doğru saçılan birçok dal görülür. Bu ilk çakma yere yaklaştıkça, çarpacağı noktada oluşan zıt bir yük ve aynı kanalın içinde yerden buluta doğru artı yük taşıyan ikinci bir akım oluşturur. İki çakma genellikle yerden 50 m yükseklikte karşılaşır. Birleşme noktasında bulut ile yer arasında kısa devre oluşur ve bunun sonucunda kanalın içinden buluta doğru yönelen çok parlak yüksek bir elektrik akımı gerçekleşir. Bu elektrik akımında, bulut ile yer arasındaki potansiyel fark birkaç milyon voltun üzerindedir.

Oluşan yıldırım ise yere son derece hızlı düşer. Bir yıldırım, saatte 96.000 km hızla iner. İlk çakma, birleşme noktasına ya da yüzeye 20 milisaniyede, dönüş çakması ise buluta 70 mikrosaniyede ulaşır. Şimşek toplam yarım saniye kadar sürer.

Niçin Gök Gürler? 

Şimşek sırasında oluşan gök gürültüsünün nedeni, şimşek kanalının çevresindeki havanın bir anda ısınmasından kaynaklanır. Şimşek veya yıldırım etraflarındaki havayı saniyenin milyonda biri kadar bir sürede 30.000 dereceye kadar ısıtır. Bunun sonucunda hava ses üstü hızla genleşir. Normal atmosfer basıncının neredeyse 100 katı bir basınçla, ses hızından çok hızlı ses dalgaları yayar. Ama birkaç metre sonra şok dalgası normal bir ses dalgasına dönüşür. Ses dalgaları daha sonra ortamdaki hava ve yüzey şekillerince biçimlenir. Bu aynen ses hızını geçen uçaklarda olduğu gibi kulağımıza bir tür patlama sesi olarak ulaşır. Bu patlama sesi gök gürlemesi olarak adlandırılır. Birbirini izleyen patlama ve çatırdamaların sebebi işte budur.

Gök Gürültüsünün Sesi ile Yıldırımın Işığı Neden Yeryüzüne Aynı Anda Ulaşmaz? 

Çünkü gök gürültüsünün sesi bize ses hızı (havada 340 m/saniye) ile ulaşırken, şimşek ve yıldırımın görüntüsü gözümüze ışık hızıyla (299.793 km/saniye) ulaşır. Bu da iki olay arasında belli bir sürenin geçmesine ve yıldırımın ışığının gök gürültüsünden önce yeryüzüne ulaşmasına neden olur.

Kuran’da Bildirilen Şimşek ve Gök Gürültüsü Gerçeği 

Yüce Rabbimiz Kuran’daki bazı ayetlerde şimşek, gök gürültüsü ve yıldırımın Kendi Zatı’nın eseri olduğunu bildirmektedir. Bilimin gelişmesiyle bu doğa olaylarının işleyiş mekanizmasının Kuran’la mutabık olarak gerçekleştiği anlaşılmıştır.

Kuran’da şimşeğin doluyla olan ilgisine dikkat çekilmesi:

… Gökten içinde dolu bulunan dağlar (gibi bulutlar) indiriverir, onu dilediğine isabet ettirir de, dilediğinden onu çevirir; şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir. (Nur Suresi, 43)

Dolunun, şimşeğin oluşumundaki etkisi araştırıldığında, ayette önemli bir meteorolojik gerçeğe işaret edildiği görülecektir. Meteoroloji uzmanları bu gerçeği açıklayan şöyle bir yorum getirmektedirler:

Aşırı soğumuş damlacıklardan ve buz kristallerinden oluşan bir bulut bölgesinden dolu düştükçe bulutlar elektrik yüklenir. Daha hafif ve pozitif yüklü parçacıklar hava akımıyla bulutların yukarı tarafına doğru taşınırlar. Negatif yükle kalan dolu, bulutun aşağı kısmına doğru düşer, böylece bulutun aşağı tarafı negatif yüklenir. Bu negatif yükler yıldırım olarak yeryüzüne doğru deşarj olurlar. Bu bakımdan dolu, yıldırımın oluşumunda ana etkendir.

Yağmur bulutlarının şimşeklerle olan bağlantısına ve bu oluşumların sıralamasına dikkat çekilmesi son derece önemli bir Kuran mucizesidir:

Ya da (bunlar) karanlıklar, gök gürültüsü ve şimşek(ler)le yüklü, ‘gökten şiddetli bir yağmur fırtınasına tutulmuş gibidirler ki, yıldırımların saldığı dehşetle’; ölüm korkusundan parmaklarıyla kulaklarını tıkarlar… (Bakara Suresi, 19)

Yukarıdaki ayetteki sıralama bilimsel bulgularla tam bir paralellik içindedir. Yağmur bulutları 25.6 km2- 256 km2 genişliğinde, 9.000-12.000 m yüksekliğindeki çok büyük kütleler halindedir. Bu olağanüstü kalınlıktan ötürü, bu bulutların tabanı karanlıktır. Güneş ışınları, bulutu oluşturan su ve buz parçacıklarının çok fazla miktarda olmasından dolayı geçiş imkanı bulamazlar. Bu yoğunluk dolayısıyla, yeryüzüne bu bulutlar arasından çok az miktarda güneş ışığı ulaşır ve bu yüzden yeryüzünden bakan bir kişi bulutu karanlık olarak görür. Bulutun üst kısımlarında ise karanlık daha azdır ve yeryüzüne yaklaştıkça karanlık daha artar. Ayette sırasıyla yağmur bulutundaki karanlık tabakalar, şimşek olarak bilinen elektrik yüklü kıvılcımlar ve gök gürültüsü olarak bilinen patlama sesine dikkat çekilir. Modern bilimin bulutların oluşumu, gök gürültüsü ve şimşeğin sebepleri ile ilgili tüm söyledikleri, Kuran ayetlerinde bildirilenler ile büyük bir uyum içindedir.

Sonuç: Gök Gürültüsü ve Şimşek Neden Korku ve Umut Vesilesidir?

Yüce Allah, şimşek ile ilgili ayetlerde şimşeği bir korku ve umut olarak insanlara gösterdiğini bildirmiştir. Gerçekten de şimşeğin çakması yağmurların yağacağına işarettir ve yağmurlar ya ekinlere bereket olarak umut verecektir ya da sel, taşkın, toprak kayması gibi felakete sebep olarak insanları uyaracaktır.

Allah, Rum Suresi’nde şimşeğin korku ve umut olduğunu şöyle bildirmiştir:

“Size bir korku ve umut (unsuru) olarak şimşeği göstermesi ile gökten su indirmek suretiyle ölümünden sonra yeri onunla diriltmesi de, O’nun ayetlerindendir. Şüphesiz bunda, aklını kullanabilecek bir kavim için gerçekten ayetler vardır.” (Rum Suresi, 24)

Allah şimşek ve gökgürültüsünde bizler için birçok hikmetler var etmiştir. Şimdiye kadar belki birçok insanın hiç bu kadar detaylı düşünmediği, insana korku ve umut duyguları hissettiren bu iklim olayları Allah korkusunun artmasına vesile olur. Yüce Allah kapkaranlık bir gecede etrafı bir anda aydınlatan muazzam elektrik yüklü şimşekler ve bu şimşeklerin şiddetli sesiyle uyuyan kişileri bile uykusundan uyandıran gök gürültüsüyle insanlara Zatı’nın kadrini, kuvvetini bir kez daha kanıtlar.

Kuşkusuz insanlarda gökgürültüsü sesinin etki uyandırmasında kıyamet günü üfürülecek olan Sur sesini fıtraten insanlara hatırlatması da etkendir. (Doğrusunu Allah bilir.) Ancak bu hikmetinin yanısıra şimşek ve gökgürültüsü Allah’ın dilemesi ile insanlara belli amaçlar için gönderilmiş ve pek çok başka hikmetler taşıyan önemli birer doğa olayıdır.

Yarım Saniyede Oluşan İhtişam: Şimşek Mucizesi

  • Tek bir şimşeğin yaydığı enerji dahi Amerika’daki tüm elektrik santrallerinin ürettiği enerjiden daha fazladır.
  • Bir şimşek çakışı 3 aydan daha fazla bir zaman için 100 watt’lık bir ampulü yakabilir.
  • Bir şimşeğin yere temas noktasında hava 25.000 oC’ye kadar ısınır. Şimşeğin hızı saniyede 150.000 km’dir, ortalama kalınlığı 2.5-5 cm’dir.
  • Şimşek yeryüzünü kaplayan bitki örtüsünün yaşamını devam ettirebilmesi için önemli olan nitrojen moleküllerini üretir.
  • Ortalama şimşek çakması 20.000 amper elektriksel güç içerir. Bir kaynakçı çeliği kaynakla birleştirmek için yalnızca 250-400 amper kullanır.
  • Şimşek saniyede 150.000 km yani neredeyse yarı ışık hızıyla hareket eder ve sesten 100.000 defa daha hızlıdır.
  • Şimşeğin yaydığı ışık 10 milyon tane 100 wattlık ampulün yaydığı ışıktan daha fazla aydınlık verir. Örneklendirmek gerekirse; İstanbul’daki her evde bir ampul yansa, çakan tek bir şimşek etrafı bunlardan daha fazla aydınlatır. Allah, Kuran’da şimşeğin bu ihtişamlı parıltısını şöyle bildirir: “… şimşeğinin parıltısı neredeyse gözleri kamaştırıp götürüverecektir.” (Nur Suresi, 43)
  • Şimşeğin oluştuğu kanaldaki sıcaklık 10.000 oC kadardır. Demiri eriten yüksek fırınlarda oluşan sıcaklık 1050-1100 oC arasındadır. En küçük şimşeğin ürettiği sıcaklık ise bunun 10 katıdır. Bu kavurucu sıcaklık şimşeğin dünyada bulunan elementleri kolaylıkla kavurup yok edebilmesi demektir. Bir başka karşılaştırma yapmamız gerekirse, Güneş’in yüzeyindeki sıcaklık 700.000 oC kadardır. Yani, şimşeğin sıcaklığı, Güneş’in yüzeyindeki sıcaklığının 1/70’idir.

Yılda düşen 3 milyar yıldırım, saatte 96.000 km hızla hareket eden ve 30.000oC ısı açığa çıkaran muazzam bir enerji kaynağıdır ve Yüce Allah’ın var ettiği en görkemli atmosfer olaylarından biridir.

Şimşek Yüce Allah’ın yarattığı mucizevi bir oluşumdur. Çünkü gözle görülemeyen (+) ve (–) yüklü parçacıkların arasından muazzam büyüklükte bir gücün çıkması şimşeğin tesadüfen ortaya çıkamayacağını göstermektedir. Ayrıca bu güçten, bitkiler için faydalı olan azot moleküllerinin ortaya çıkması, şimşeğin belli bir hikmetle yaratıldığını da ispatlar.

Yıldırım Çarpması Ölümü Düşündürür 

Her yıl yüzlerce insanın yaşamını yitirmesine neden olan yıldırım çarpmasından sağ kalan insanların deneyimleri, ölümü hatırlatırken insanın Allah’ın karşısındaki acizliğini de gözler önüne serer.

Bir kişiye yıldırım çarpması olasılığı 700.000’de birdir ancak bu olasılığı ve yıldırımın etkilerini azımsamamak gerekir. Yıldırım çarpan insanların kendi ifadelerine göre; elektrik akımı giysilerin fermuarlarını veya düğmelerini patlatabilmekte, oluşan akımla insanlar yere düşerek baygınlık geçirebilmektedirler. Yıldırım çarpması sonucunda hastanelerin yoğun bakımlarında 1-2 ay süreyle tedavi gören bu kimseler, beyinde meydana gelen hasarlar nedeniyle yürümeyi, yutma refleksini daha genel bir ifade ile yeniden yaşamayı öğrenmektedirler. Bu kişiler adeta “ölümü yaşamış ve dirilmiş gibi” hissettiklerini ifade etmektedirler.

Kuran’da, Yüce Allah’ın Hz. Musa (a.s.)’ın kavmine yaşattığı bir yıldırım çarpması olayında bu yaşananlara çok benzer bir durum anlatılmıştır. Çirkin bir cesarette bulunarak, iman etmek için Hz. Musa’dan Allah’ı apaçık görmeyi talep eden İsrailoğulları’nı Allah yıldırımın buna benzer etkisine maruz bırakmıştır. Ayette geçen “yıldırım sizi kendinizden almıştı“, “ölümünüzden sonra dirilttik“ ifadeleriyle, yıldırımın etkisi altında kalan insanların kalplerinin durarak ölümlerinden sonra dirilmiş gibi olmalarına, yaşadıkları şoka, bilinç ve hafıza kayıplarına işaret ediliyor olabilir. (Şüphesiz doğrusunu Allah bilir.) Kuran’daki ilgili ayetler şöyledir:

“Ve demiştiniz ki: “Ey Musa, biz Allah’ı apaçık görünceye kadar sana inanmayız.” Bunun üzerine yıldırım sizi (kendinizden) almıştı. Ve siz bakıp duruyordunuz. Sonra şükredesiniz diye, sizi ölümünüzden sonra dirilttik.” (Bakara Suresi, 55-56)

Şimşeğin çakması yağmurların yağacağına işarettir ve yağmurlar ya ekinlere bereket olarak umut verecektir ya da sel, taşkın, toprak kayması gibi felakete sebep olarak insanları korkutacaktır.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 68. sayı (Şubat 2010) 32. sayfada yayınlanmıştır.

Mikro Dünyadan Sonsuz Uzaya: Retina – Kuasar

Mikro Dünyadan Sonsuz Uzaya: Retina – Kuasar

Işığı ve Renkleri Görmeyi Sağlayan Retina

  • Retina, göz küremizin iç yüzeyini kaplar, ince yarı saydam ve hafif pembe-kırmızı renkli bir zardır.
  • Retinanın yapısı oldukça dikkat çekicidir. Retinadaki hücreler üst üste yerleşerek son derece ince, 11 ayrı tabakayı oluştururlar.
  • Görüntünün düştüğü nokta 9. kattadır. Bu noktanın çapı yaklaşık 1 milimetredir.İnsan bir bakışta kilometrelerce karelik genişlikteki alanı bu nokta üzerinde görür.
  • Retinanın üzerinde, “koni hücreler” ve “çubuk hücreler” olarak adlandırılan yaklaşık yüz milyon hücre vardır. Bu iki tip hücrenin görevi, üzerlerine düşen ışığı elektrik sinyallerine çevirmektir.
  • Çubuk hücreler aydınlık ve karanlığı ayırt edebilirken, koniler renkleri seçebilir.
  • Bir koni veya çubuk hücresinin tek başına hiçbir işlevi yoktur. Hatta bu hücrelerin binlercesinin bir arada bulunması da hiçbir şey ifade etmez. Bu hücrelerin muhakkak, kusursuz bir planlama sonucunda retina üzerine özel olarak yerleştirilmeleri, kendilerini beyne bağlayacak sinir yollarına, üzerlerine ışığı düşürecek mercek, kornea gibi organellere, kendilerini besleyecek bir kılcal damar ağına sahip olmaları gerekir.
  • Saniyede 10 trilyon foton (ışık parçacığı) geçecek şekilde gözbebeğine varan ışık, önce merceğin daha sonra da göz yuvalarını dolduran sıvının içinden geçer ve retinanın üzerine düşer.
  • Retina moleküllerinin hareketiyle uyarılan sinir hücreleri (nöronlar), tepki gösterir. Gelen elektrik uyarısı, bu sayede bir nörondan bir diğer nöron hücresine iletilerek ilerler ve beyne varır. Böylece dışarıdaki görüntü, kusursuz bir biçimde beyinde oluşur.
  • Her gözün gördüğü görüntü retinada ortadan ikiye ayrılır ve burada gelen sinyaller beyinde tekrar birleştirilir. Bu sırada mükemmel bir geometrik uyum oluşturulur ve görüntüde kayma, kopma ya da karmaşa olmaz.

Evrenin En Parlak Noktası Kuasar

  • Kuasarlar, evrenin en uzak köşelerinde olağanüstü bir enerjiyle parlayan galaksilere verilen isimdir.
  • İlk olarak 1950’li yıllarda keşfedilmişler. Ancak bu konudaki ilk resmi kayıtlar 1962 yıllarına dayanmaktadır.
  • Bilinen 100.000’den fazla kuasar vardır.
  • En yakın olan kuasarın 780 milyon ışık yılı, en uzak olanın ise 13 milyar ışık yılı uzakta olduğu tahmin edilmektedir.
  • Işık teleskoplarında kuasarlar ışık noktaları gibi görülür.
  • Önceleri merkezlerindeki dev kara deliklerin çekim gücüne kapılan maddelerin ısınıp şiddetli ışınlar yayması sonucu parlaklıklarını kazandıkları düşünülmekteydi. Bu nedenle de yaygın görüş, kuasarların gaz bulutları açısından zengin dev galaksilerin merkezlerinde bulundukları şeklindeydi. Ancak, Dünya’dan 10 milyar ışık yılı uzaklıkta 10 kuasar üzerinde kızılötesi teleskopla yapılan gözlemler, ev sahibi galaksilerin, küçük ve genç olduğunu ortaya koydu.
  • Yapılan son araştırmalarda bilim adamları, “Kuasarın merkezindeki yapıya artık kara delik demiyoruz” açıklamasında bulundular.
  • Kuasarların yaydığı kızıl ötesi ışınların yönüne ve şiddetine bakıldığında, kuasarların çok uzak olduğu anlaşılmaktadır.
  • Evrenin Dünya’ya uzak köşelerindeki kuasarlar, kozmostaki başka hiçbir şeyle kıyaslanamayacak enerjileriyle parlamaktadırlar.
  • Yaydıkları enerjinin (süpernova patlamaları hariç) galaksideki diğer tüm yapılara benzer şiddette olması beklense de kuasarların yaydığı enerjinin şiddeti, neredeyse yüzlerce ortalama galaksinin enerjisine eşittir. Bu da bir trilyon güneşin enerjisi anlamına gelmektedir.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 46. sayı (Nisan 2008) 24. sayfada yayınlanmıştır.